Kendini başkalarıyla kıyaslamak her insanın zaman zaman yaptığı temel bir güdüdür. Bunun sebebi bağlılık ihtiyaçlarını karşılamak, kendini değerlendirmek, karar vermek, ilham almak ve duyguları düzenlemek ve iyilik halini arttırmak gibi çeşitli işlevlere hizmet etmektedir.
Yukarı doğru sosyal karşılaştırma, kişinin kendisini olumlu özelliklere sahip üstün gördüğü kişilerle kıyaslamasıyla ortaya çıkarken, aşağı doğru sosyal karşılaştırma ise kişinin kendisini olumsuz özelliklere sahip olan diğer kişilerle kıyaslamasıyla ortaya çıkar. Ancak kendini başkalarıyla kıyaslamak genellikle özgüven eksikliği ve yetersizlik düşünceleri ile sonuçlanır.
“Özgüven” bir kişinin benliğine ilişkin olumlu ya da olumsuz değerlendirmesini, yani bireyin kendisini ne ölçüde değerli ve yetkin gördüğünü ifade eder. Özellikle yukarı yönlü sosyal karşılaştırma yapmak insanların kendilerini olumsuz değerlendirmelerine yol açar. Bu durum kişilerin öz saygıları üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Kişi zihninin sıklıkla kendisini başkalarıyla kıyasladığını fark etmeli ve kendini nasıl gördüğü, nasıl daha yetkin görebileceği üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Kendini Başkalarıyla Kıyaslamak ve Etkileri
Kendini başkalarıyla kıyaslamak, bireyin kendilik algısını ve yaşam memnuniyetini olumsuz etkileyebilen yaygın bir davranıştır. Bu kıyaslama, günümüzde genellikle sosyal medya ve toplumdaki başarı ölçütleri aracılığıyla tetiklenir.
Kişi aşağı doğru karşılaştırma yaptığında, işlerin nasıl daha kötü olabileceğini ortaya çıkardığı için zaman zaman insanları kaygılı hissettirse de genellikle daha kişinin kendisini daha iyi değerlendirmesine sebep olur.
Yukarı doğru karşılaştırma, insanları hedeflerine ulaşmak konusunda teşvik ettiğinde faydalı olabilse de daha sıklıkla insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine, kendilerini olduklarından daha kötü durumda düşünmeye ve olumsuz duygulanım yaşamalarına neden olur.
Buradaki asıl sorun şudur: Kişi kendisini sıklıkla başkalarıyla kıyasladığında, hayal ettiği kadar iyi olmasa da kendisini olduğundan daha kötü görür. Kendisini olduğundan daha kötü gören bir kişinin yetersiz hissetmesi ise kaçınılmazdır. Bu tabloda olumsuz duygu ve düşünceleri kişiyi motive etmez, aksine hedefe ulaşmasını engeller, ayağına çelmeler takar.
Neden Kendimizi Kıyaslarız?
Karşılaştırmalar doğal bir insan eğilimidir ve özünde kötü değildir. Aslında insan kıyaslamayı yalnızca diğer insanlarla yapmaz. Mevcut durumunu geldiği yerle karşılaştır, şu anki halini eski haliyle karşılaştırır.
Ayrıca kişinin kendini yaşıtı diğer kişilerle karşılaştırması ve bilgi ve becerilerinin ortak olduğu alanlardaki diğer kişilerle karşılaştırması oldukça normaldir. Bu insanın gelişmek için yaptığı bir şeydir. Karşılaştırmalar sayesinde kişi hayatta nerede olduğuna ve nerede olmak istediğine dair fikir oluşturur.
Peki kıyaslama normalse neden ve hangi noktada probleme yol açar? Burada kıyaslamaların nasıl bir anlam ile sonuçlandığı ve özellikle de sıklığı önemlidir. Kişi sürekli kendisinden daha iyi olduğunu düşündüğü insanları düşünürse, genellikle bu tuzağa düşebilir. O kişiye bakıp “Bunu asla yapamayacağım”, “Bu konuda asla o kişi kadar iyi olamayacağım” ya da “Asla o seviyeye gelemeyeceğim” diye düşünebilir. Bu şekilde düşünmek öz değer ve öz güvenini zedeler, motivasyonunu kırar. Yapmaktan keyif aldığı bir işi bile bırakmasıyla sonuçlanabilir. Örneğin kişi “Asla onun kadar iyi gitar çalamayacağım, en kötü olmama gerek yok” deyip hiç çalmayacaktır.
Kıyaslamayı Azaltmak İçin Stratejiler
Kişi kendisini başka bir bireyle kıyasladığında şunu düşünmelidir: başkası ile arasında her zaman arada bir farklılık vardır. Bilgide, geçmişte, becerilerde, zekada, eğitimde ya da deneyimde bir fark vardır. Bu doğaldır: bundan kaçınmanın tek o kişinin bir klonu haline gelmektir. Ancak bu arzu edilen bir durum değildir çünkü klon haline gelmek, tıpkı diğer herkes gibi olmak anlamına gelir ve bu da mutlu etmeyecektir.
Yani kişi bilmelidir ki kıyasladığı kişi ile aralarında doğal farklılıklar var ve onlarla aynı olmaları çözüm de değil. İkinci önemli nokra ise dışarıdaki kişileri mükemmellik yanılgısı ile görmektir. Sosyal medya platformlarının yükselişiyle artan insanların görünüşte kusursuz hayatlarının olduğu yanılgısına düşmemek gerekir.
Kıyaslamayı azaltmanın ilk adımı, kişinin kendini başkalarıyla kıyaslama eğilimi olduğunu ve bunun olağan olduğunu ancak uzun vadede bunu yapmanın ruh sağlığını kötü etkileyebileceğini fark etmelidir. Ayrıca kişi kendine şunu hatırlatmalıdır: mutsuz olmamanın tek yolunun herkes gibi olmamaktır, onlarla aynı olmak kişinin biricikliğini elinden alır. Kendisinden farklı kişiye bakarken ilham almaya çalışmalı ve kendisine “ben bunu istiyor muyum, bunu nasıl yapabilirim, onun yaptıklarından ne öğrenebilirim?” gibi sorular sormalıdır.
Kendini kıyaslamak özgüveni nasıl etkiler?
Kendini başkalarıyla kıyaslamak, kişinin öz saygısı üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. Sürekli bir aşağılık ve değersiz hissetme döngüsü yaratır. Örneğin, kariyer alanında başka birinin başarıya ulaştığını görmek, kişinin kendi yeteneklerini ve başarılarını sorgulamasına neden olabilir
Kendini kıyaslamayı nasıl yönetebiliriz?
Kendini kıyaslamanın sonucunda oluşabilecek o negatif düşüncelere sevecen bir yanıt oluşturmak önemlidir. İşin püf noktası (Bende bu beceri yok, yapamayacağım) demek yerine, (Ben o seviyeye nasıl ulaşabilirim?) diye düşünmektir. Ya da gitar çalma konusunda çekinceleri olan ve kendini bu işteki en iyilerle karşılaştıran bir kişi kendisine (Bu işte daha iyi olabilirim ve daha iyi olacağım. Bu nedenle, bunu yapmalı ve bundan keyif almaya bakmalıyım, çünkü bu beni uzun vadede daha mutlu edecek) demelidir.